
Bu çirkin eylemler sadece bir dine mensup insanların hissiyatını değil, aynı zamanda toplumsal barışımızı, birlik duygumuzu ve ortak vicdanımızı da hedef almaktadır.
“Peygamberimize Yapılan Hakaret, Sadece Bir Suç Değil; Toplumsal Barışa Saldırıdır”
Kutsal değerlere hakaret, ifade özgürlüğünün ardına saklanılarak meşrulaştırılamaz. Zira hiçbir demokratik hukuk devleti, nefret suçu barındıran bir söylemi “ifade özgürlüğü” kılıfıyla korumaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında da, “ifade özgürlüğü, başkalarının dini inançlarına saldırı hakkını kapsamaz” denmiştir.
Dini değerlerin aşağılanması ve bu değerlere hakaret edilmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına, Yargıtay kararlarına ve Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca da suç teşkil etmektedir. Özellikle son dönemde sosyal medya mecralarında dini ve milli değerlere yapılan aşağılama ve hakaret eylemlerinin yazılı mecralara da taşımasının sebebi bu suçlar hakkında verilen cezaların yeterince caydırıcı olmamasından dolayıdır.
Peygamber Efendimizin karikatürize edildiği bu olayda eylemin Türk Ceza Kanunu’nun 216/1 maddesi kapsamında halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek olarak değerlendirilirse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası şayet Türk Ceza Kanunu’nun 216/3 maddesi halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak suçu olarak değerlendirilecek olursa altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Dini değerlere hakaret suçu için öngörülen cezalar, ne bu tür saldırıların ciddiyetine denk düşmektedir ne de caydırıcılık içermektedir. En fazla 1 ila 3 yıl arası hapis cezası öngören düzenleme, çoğu zaman ertelemeyle ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla sonuçlanmakta, mağdurların adalet beklentisi boşa çıkmaktadır. Bu durum Anayasanın 24. Maddesi ile güvence altına alınan Din ve Vicdan Hürriyetini derinden zedelemektedir.
Bir şahsa hakaret etmenin cezası 2 yıla kadar hapis cezası iken Peygamber Efendimiz’e hakaret etmenin cezasının 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olması düşündürücüdür ve adillikten uzaktır.
Bu suçların cezasının ivedilikle arttırılması ve caydırıcı hale getirilmesi gerekmektedir. Bu noktada şunu açıkça ifade ediyoruz:
“Hz. Peygamber’e hakaret, yalnızca bir inanç grubuna değil, insanlığın ortak vicdanına ve medeniyetimizin temel değerlerine yapılmış bir saldırıdır.”
Mevzuatın bu konudaki yetersizliği, özellikle dijital mecralarda sergilenen organize nefret söylemlerine karşı hukuk sistemimizi zayıf ve etkisiz bırakmaktadır.
Bizler, bu ülkenin hukukçuları olarak kanun koyuculara çağrıda bulunuyoruz:
• Dini değerlere hakareti basit bir nefret suçu olmaktan çıkaran,
• Özellikle peygamberlere yönelik aleni hakaretleri ayrı ve ağır yaptırımlara bağlayan,
• İnternet ortamında organize şekilde işlenen bu suçlara erişim engeli ve hızlı soruşturma usulü getiren yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Bugün sustuğumuz her hakaret, yarın daha büyüğü için cesaret olacaktır. Bu nedenle adalet susmamalıdır. Bizler hem inanç özgürlüğünü, hem ifade özgürlüğünü, hem de kutsal değerlere saygıyı aynı çatı altında koruyan güçlü bir hukuk sistemini savunmaktan asla geri durmayacağız.
Editor : Mücahit Güngördü